İslam kültüründe Aşure önemli bir yere sahiptir. Kelime karşılığı on veya onuncu anlamına gelen Fecr suresinin ilk ayetlerinde “And olsun ki Muharrem ayının ilk on gecesine” diye geçen bu gün aslında kutsal sayılan bir gündür.
Peygamberlerin hayatlarında önemli olayların yaşandığı günlere denk geldiği rivayet edilir bu tarihin.
Hz. Adem’in Havva ile ilk karşılatığı gün,
Hz. Adem ile Hz. Davut’un tövbelerinin kabul edildiği gün,
Hz. Eyüp’un suyu içip hastalıklarından kurtulduğu gün,
Hz. Süleyman’a saltanatın verildiği gün,
Hz. İbrahim’in doğduğu gün,
Hz. İbrahim’in atıldığı ateşin gül bahçesine dönüştüğü gün,
Hz. İsa’nın ana rahmine düştüğü gün,
Hz. İsa’nın göğe çekildiği gün,
Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağına oturduğu gün,
Hz. Musa’nın Kızıl Deniz’i geçip İsrail oğullarını Firavu’un zulmünden kurtardığı gün,
Hz. Yunus’un balığın karnından çıktığı gün,
Hz. Yakup’un oğlu Hz. Yusuf’a kavuştuğu gün,
Hz. İdris’in Allah’ın katına alındığı gün
gibi önemli olaylar hep aynı tarihlere denk gelmiştir.
Nuh Peygamberden günümüze geldiği bilinir. İslamiyet’in kabulünden sonra da bu gelenek hiç bozulmadan devam etmiş, Muharrem ayının 10. günü oruç tutularak aşure pişirmek adet olmuştur. Aşure, bilindiği gibi içine bir çok hububat, kurutulmuş meyve, şeker, gü lsuyu baharat koyularak hazırlanan çok özel bir aştır. Herkes aşurenin var oluş hikayesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığını bilir.
Hz. Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra kavmine gönderilen Ulû’l-Azim peygamberlerden biridir.
Oğullarından Sam, Hâm ve Yâsef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse iman etmez. 1000 seneden fazla Allah’ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah’a şikayet eder. Allah, Hz. Nuh’a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail ‘i (a.s) kendisine yardımcı gönderir. Hz. Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır ve Allah sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten nûr’un (bir enerji çeşidi olduğu bilinir) kaynaması ile gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca sularda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler de yavaş yavaş tükenmeye başlar. Geriye kalan bütün yiyecekler bir kazanda toplanarak kaynatılır ve bir çorba elde edilir. Bu çorba ile karınlarını doyururlar. İşte bu gün çok severek yediğimiz aşurenin hikayesi böyle bir kıssaya dayanır.
Bu gelenek yüzyıllarca hiç değişmeden zamanımıza kadar süregelmiş, Aşure’nin Muharrem ayında pişirilip eşe dosta dağıtılması gelenek haline gelmiştir. Ayrıca günümüzde içine zemzem, süt hatta kesilen kurban etinden bir parça atılması da adet olmuştur.
İslam kültüründe Aşure pişirilmesi ve yenilmesi bir gelenek olarak görülür. Malzemelerin kazana konulup pişirilmesi “Hamdım, piştim” felsefesini ifade eder. Yenmesi de süslemesi de bir dini anlam içerir. On bir çeşit süsleme malzemesi On bir İhlas ve On iki adet kaymak parçası 12 İmamı ifade eder. İçine konulan her malzeme bir esmayı işaret eder. Fatiha ve sureler okunarak pişirildiği için bir şifa kaynağı olarak görülür. Pişirilmesi ve dağıtılması evlere bolluk ve bereketi davet eder.
Aşureye konacak malzemeler 7 ve 7’nin katları olarak hesaplanır. 7 ölçek buğday, 7 ölçek fasulye, 7 ölçek nohut gibi… Pişirme işlemine başlamadan önce abdest alınır; Fatiha, Yasin, Amme sureleri okunarak hayır yapan kişinin ölmüşlerine bağışlanır. Aşureyi pişiren kişi kepçeyi eline alır, kazanın içinde önce elif harfi çizer, sonra lam ve he harflerini çizerek ALLAH ismi yazarak şöyle dua eder:
“Allah’ım pişirdiğimiz aşurenin bereketini ve lezzetini sen ver. Yaptığımız hayrı katında kabul buyur.”
Aşurenin pişirilmesi sona erdikten sonra içine gül suyu ve misk ilave edilir. Aşure kaplara konur ve eşe dosta, fakir fukaraya dağıtılır. Eskiden bu işi “Aşure Sebilcileri” denen görevliler üstlenirmiş. Bunlar genellikle halka karşılıksız hizmet vermeyi şiar edinmiş gönüllü dervişlerin olduğu bilinir.
Aşure İçin Gereken Malzemeler:
2 bardak aşurelik buğday (dövme),
1 su bardağı nohut,
1 su bardağı kuru fasulye,
1 çay bardağı pirinç,
1 kaşık bulgur,
1 su bardağı kuru üzüm,
1 adet portakal kabuğu,
1 bardak kuru kayısı,
1 fincan gül suyu,
1 tatlı kaşığı karanfil,
7 bardak toz şeker,
1 fincan un
Süslemek İçin Malzeme:
Tarçın,
İncir,
Fındık,
Ceviz,
Antep fıstığı,
Susam,
Hindistan cevizi,
Nar,
Kuş üzümü,
Dolma fıstığı,
Kayısı
Aşure’nin Yapılışı:
Aşurelik buğday düdüklüde bir taşım kaynatılıp ağzı açılmadan bir gece bekletilir. Diğer taraftan, kuru fasulye, nohut, üzüm, kayısı ayrı kaplarda ılık suya koyularak bir gece bekletilir. Ertesi gün fasulyeler ve nohut ayrı ayrı haşlanır. Geceden pişirilen buğday büyükçe bir tencereye alınır. İçine haşlanan fasulyeler, nohutlar ve pirinç ilave edilir. Su ilavesi ile ocağa koyulup kaynatılmaya başlanır. İnce doğranmış portakal kabukları karışıma ilave edilir. Karanfiller 1 su bardağı su ile bir cezvede kaynatılır. Çıkan su süzülerek aşureye dökülür.
Geceden ıslatılan üzüm ve doğranmış kayısılar da karışıma katılır. İncir ve ceviz aşurenin rengini karattığı için piştikten sonra süslemede kullanılması tavsiye edilir.
(isterseniz un koymayabilirsiniz) Un bir bardak suyun içinde eritilir. Kaynamakta olan karışıma ilave edilir. Bu hem aşurenin rengini beyazlaştırır hem de lezzet verir. (İsterseniz aynı görevi görmesi için bir miktar süt de koyabilirsiniz. Renginin esmer olmasında sakınca görmüyorsanız ve pekmez seviyorsanız, pekmez de koyabilirsiniz aşurenize.)
Koyuluğunu ayarlamak için tekrar suyu kontrol edilir. Kıvamı bulunduktan sonra şeker ilave edilir. Şeker isteğe göre azaltılıp çoğaltılabilir. Altı kapatılan aşure sıcak olarak servis kaplarına boşaltılır.
Soğuyunca önce üzerine tarçın sonra ince dilimlenmiş incir, ceviz, fındık, nar, kuşüzümü, kavrulmuş susam badem, çam fıstığı, kayısı ile süslenir.
Not: Aşurenin şekerini ayarlamak için:
Aşure şekeri kıvamını bulduğu zaman içindeki üzümler ve kayısılar tencerenin üstüne çıkar ve aşurenin rengi şeffaflaşır. Aşurenin şekeri böyle ayarlanır.
Afiyet olsun…